-
1 yarı bükülmüş iplik
n. rove -
2 iplik
нить (ж) пря́жа (ж)* * *озвонч. -ği1) ни́тка, нить; пря́жаiplik bükme — пряде́ние
iplik çekmek — а) выдёргивать ни́тки из мате́рии; б) сучи́ть ни́тки, прясть пря́жу
iplik fabrikası — ни́точная фа́брика, пряди́льная фа́брика
bükülmüş iplik — кручёная / сучёная ни́тка; пря́жа
çiteme ipliği — што́пка, што́пальные ни́тки
makara ipliği — кату́шечные ни́тки
pamuklu iplik, pamuk ipliği — бума́жные ни́тки, хлопчатобума́жная пря́жа
yün ipliği fabrikası — шерстепряди́льная фа́брика
2) бот. волокно́•• -
3 iplik
1. خيط [خَيْط]2. سلك [سِلْك] -
4 rove
-
5 rove
dolasmak, gezmek; (iplik) bükmek; (yün) taramak, yari bükülmüs iplik -
6 bükülmek
-
7 ნართი
i.pamuk veya yün ipliği, bükülmüş iplik -
8 ابريسم
-
9 ibrişim
ابريسم [اِبْريْسَمُ]Anlamı: bükülmüş iplik -
10 worsted
(bükülmüs) yün iplik; yünlü kumas; taranmis, kamgarn -
11 خيط
Iخَيْط1. filâmanAnlamı: ince iletken tel2. katgüt3. ipAnlamı: bükülmüş liflerden yapılmış bağ4. iplik5. lifAnlamı: çok ince ve uzun parça6. telIIخَيَّطdikmekAnlamı: yırtılmış kumaş, deri yara vb. yi iğneye geçirilmiş iplikle tuturmak -
12 spun
adj. iplik haline gelmiş, eğirilmiş, lifi, çekilmiş, inceltilmiş, bükülmüş* * *1. bük (v.) 2. bükülü (adj.)* * * -
13 سلك
Iسَلَكَ1. dizmekAnlamı: bazı nesneleri ipliğe tele vb. ye geçirmek2. davranmakIIسِلْك1. iplik2. endüstriAnlamı: sanayi3. tel4. zanaatAnlamı: öğrenimle birlikte tecrübe ve ustalık gerektiren ış, sınaatسَلَّكَgirmekAnlamı: dışarıdan içeriye geçmek
См. также в других словарях:
iplik — is., ği 1) Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb. dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri 2) Bu liflerin birlikte bükülmüş ve çekilmiş durumu İpek ipliği. Pamuk ipliği. 3) Fasulye, bakla vb. sebzelerin veya bazı meyvelerin lifi Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
SEHİL — Bükülmemiş iplik. * Bir kat bükülmüş iplik. * İpliği bir kat olan bez. * Eşeğin göğsünden gelen hırıltı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
buklet — is., Fr. bouclette 1) Bükülmüş iplik 2) sf. Bu iplikten dokunmuş (giyecek) … Çağatay Osmanlı Sözlük
put — 1. is., Far. but 1) Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum. Y. K. Karaosmanoğlu 2) din b. Haç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bükme — is. 1) Bükmek işi 2) Bükülmüş kaytan veya iplik 3) sp. Vücudun bir bölümünü yanındaki bölüm üzerine kıvırma, germe karşıtı Birleşik Sözler gıcırı bükme … Çağatay Osmanlı Sözlük
bükülmek — nsz 1) Bükme işine konu olmak, katlanmak Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı. F. R. Atay 2) İplik eğrilmek 3) Eğilmek 4) Yönelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büküm — is. 1) Bükme işi 2) Bir şeyin bükülmüş yeri, kat, kıvrım Cebine koyarken kâğıt yere düştü, bükümü açıldı. B. Felek 3) Bir kerede eğrilmiş iplik, yün miktarı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ibrişim — is., Far. ebrīşum 1) Kalınca bükülmüş ipek iplik 2) sf. Bu iplikten yapılmış Birleşik Sözler ibrişim kurdu gülibrişim … Çağatay Osmanlı Sözlük